Alacağın Devri (Alacağın Temliki)

Alacağın Devri (Alacağın Temliki)

1. Alacağın Devri (Temliki) Nedir?

Alacağın devri, bir diğer adıyla alacağın temliki, bir kimsenin mevcut veya mevcut olması muteber olan bir alacağını üçüncü bir kişiye devretmesidir. Bu devir, alacaklı ile alacağı devralan üçüncü kişi arasında, borçlunun rızasına ve bilgisine ihtiyaç duyulmaksızın yapılabilen şekle bağlı bir akittir. Alacağın devri, sözleşmeden, kanundan veya bir mahkeme kararından doğabilir. Yapılacak devir(temlik) sözleşmesi ile birlikte alacaklı sıfatı devreden alacaklıdan, devralana geçmiş olur ve devreden alacaklı artık borcun ifasını isteyemez, bu hak devralan üçüncü kişiye geçer.

Alacağın temliki 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 183-194. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Alacaklı kanun, sözleşme veya işin niteliğinde engel olmadığı takdirde borçlunun rızasını almaksızın alacağını üçüncü bir kişiye devredebilir. Bu nedenle alacağın devrinde borçlunun haberdar olmasına gerek yoktur. Ancak borçlu, alacağın devredildiğinin, devreden veya devralan tarafından, kendisine bildirilmediği hallerde, önceki alacaklıya iyi niyetli olarak ödeme yaparak borcundan kurtulacağından, alacağının devrinin borçluya bildirilmesinde yarar vardır.

Alacağın devri çeşitli amaçlarla yapılabilmektedir. Alacaklı, üçüncü kişiye olan borcunu ifa etmek amacıyla, borçludan olan alacağını tahsil etmek amacıyla,  üçüncü kişiye olan borcuna teminat olması amacıyla veya üçüncü kişiye bağış amacıyla alacağını devredebilir.

2. Alacağın Devrinde (Temlikinde) Şekil

Alacağın devri sözleşmesi, TBK md. 184 uyarınca yazılı şekle tabidir. Yazılı şekilde yapılmayan alacağın devri sözleşmesi geçersizdir. Ancak buradaki yazılı şekil şartı, adi yazılı şekildir. Bu nedenle alacağın devri sözleşmesinin resmi yazılı şekilde yapılma zorunluluğu bulunmamaktadır. Ayrıca kanunda alacağın devri yazılı şekle bağlanmışsa da alacağın devri sözü için bir şekil şartı getirilmemiştir. Bu nedenle alacağın devri taahhüdü herhangi bir şekle tabi olmadan yapılabilir.

3. Alacağın Devri (Temliki) Türleri

Alacağın temliki türleri kanuni, kazai ve iradi temlik olmak üzere üçe ayrılmaktadır.

a. Kanuni Temlik

Kanuni temlik, kanunda öngörülen hallerde, herhangi bir irade beyanına gerek olmaksızın alacağın üçüncü bir kişiye geçmesidir. Kanuni temlikte alacaklının rızası da önemli değildir. Alacaklının kanuni temlik için herhangi bir hukuki işlem yapmasına da gerek yoktur. Örneğin murisin ölümünden sonra, murise ait alacakların kanun gereği mirasçılarına geçmesi.

b. Kazai (Yargısal) Temlik

Kazai temlik, mahkeme kararına istinaden alacağın bir başka kişiye intikal etmesidir. Kanuni temlikte olduğu gibi kazai temlikte de alacaklının rızası önemli değildir. Mevcut alacağın, bir kişiden, başka bir kişiye intikaline ilişkin verilen mahkeme kararı ile birlikte alacak hakkının devri sağlanmış olur.

c. İradi Temlik

İradi temlik ise devreden ile devralan arasında yapılacak yazılı bir sözleşme ile alacağın devralana geçmesini sağlayan bir temlik türüdür. Uygulamada en sık karşılaşılan temlik türü iradi temliktir.

4. Sözleşmeye Dayanan Alacağın Devrinin (Temlikin) Şartları

Alacağın devri, her şeyden önce bir tür sözleşme olduğundan tarafların karşılıklı ve birbirine uygun irade beyanlarına ihtiyaç bulunmaktadır.

Alacaklı mevcut ve hukuken geçerli bir borç ilişkisinden doğan alacaklarını bir başkasına devredebileceğinden, var olmayan veya geçerli olmayan bir borç ilişkisine dayalı temlik yapılamaz. Ancak alacağın muaccel olması devir için zorunlu değildir. Bu nedenle henüz vadesi gelmemiş veya şarta bağlı bir alacağa ilişkin olarak da alacağın devri yapılabilir.

Alacağın temliki için gereken bir diğer şart; kanun, sözleşme veya işin niteliği gereği bir engel olmamalıdır. Örneğin TMK madde 25 uyarınca manevi tazminat istemi karşı tarafça kabul edilmedikçe devredilemez. Yine TBK madde 239 uyarınca aksine anlaşma olmadıkça sözleşmeden doğan önalım, alım ve geri alım hakları devredilemez.

Alacağın temlikinin geçerli olabilmesi için taraflar arasında yazılı bir devir sözleşmesi yapılmış olmalıdır. Alacağın devri sözleşmesinin adi yazılı şekilde yapılması, yazılı şekil şartı için yeterlidir.

5. Alacağın Devrinin(Temlikinin) Kapsamı

Alacağın devredilmesi halinde, asıl alacakla birlikte bu alacağa bağlı olan haklar da devralana geçer. Bu kapsamda, alacağa bağlı olan tazminat ve cezai şart talep etme hakkı, teminat, kefalet, rehin ve faiz gibi haklar da alacağın temlikiyle birlikte temlik alana geçer (TBK m.189). Ancak devredenin kişiliğine özgü olan öncelik hakları ve bağlı haklar alacağın devrinin kapsamı dışındadır.

6. Alacağın Devrinin (Temlikinin) Hüküm ve Sonuçları

Alacağın devri halinde borçlu, alacaklı ve devralan üçüncü kişi açısından farklı hüküm ve sonuçlar ortaya çıkar.

 a. Alacağın Devrinin (Temlikinin) Borçlu Bakımından Hüküm ve Sonuçları

Alacağın devri için borçlunun rızasına gerek bulunmadığını yukarıda belirtmiştik. Ancak her ne kadar alacağın devri için borçlunun rızasına gerek bulunmasa da devrin, borçluya haber verilmeden yapılmasının devralan üçüncü kişi bakımından bir tehlikesi vardır. Zira devir olgusu borçluya haber verilmezse, iyi niyetli borçlu kendi alacaklısını halen alacaklı olarak görmeye devam edecek ve ona ifada bulunarak borcundan kurtulabilecektir (TBK md.186). Bu nedenle devir olgusunun borçluya da bildirilmesi önem arz etmektedir. Borçlunun devir olgusunu bilmesine rağmen, devreden alacaklıya ifada bulunması halinde kötü niyetli olduğu kabul edilecek ve devralana karşı sorumluluğu devam edecektir.

Bazı durumlarda alacağın devredilip devredilmediği veya ne oranda devredildiği belirsiz olabilir. Böyle bir durumda borçlu kime ne oranda ifada bulunacağı konusunda tereddüte düşmüş olabilir. Kanunda böyle bir durumda borçluya, borcunu tevdi ederek borçtan kurtulma imkânı getirilmiştir. TBK’nın 187. maddesinde bu husus; “Kime ait olduğu çekişmeli bulunan bir alacağın borçlusu, ifadan kaçınabilir ve alacağın konusunu hâkim tarafından belirlenen yere tevdi etmekle borçtan kurtulur. ” şeklinde hükme bağlanmıştır. Dolayısıyla borçlu, kime ait olduğu çekişmeli olan borcunu, hâkim tarafından belirlenecek tevdi mahalline ödeyerek borcundan kurtulabilir. Ancak kanunda borçlu için getirilen bu koruyucu hüküm, borçlu için bir hak olduğu gibi aynı zamanda bir yükümlülüktür. Zira borçlu, alacağın çekişmeli olduğunu bildiği hâlde bir kimseye ifada bulunursa, bundan doğacak sonuçlardan sorumlu olur. 

Alacağın devredilmesi, borçlunun durumunda bir değişiklik yaratmayacağından, borçlu alacaklıya hangi oranda ve koşullarda borçlu ise devralan üçüncü kişiye karşı da aynı oranda ve koşullarda borçlu hale gelir. Zira alacağın devrinde, devrin borçluya zarar vermemesi kuralı geçerlidir. Bu nedenle borçlu, devri öğrendiği sırada devredene karşı sahip olduğu savunmaları, devralana karşı da ileri sürebilir. Borçlu, devri öğrendiği anda muaccel olmayan alacağını, devredilen alacaktan önce veya onunla aynı anda muaccel olması koşuluyla borcu ile takas edebilir (TBK md.188).

b. Alacağın Devrinin (Temlikinin) Alacaklı Bakımından Hüküm ve Sonuçları

Alacağın devri, alacağın tamamı veya bir kısmı için yapılabilir. Alacağın tamamı devredilirse, alacaklı borç ilişkisinin tarafı olmaktan çıkar ve devralan üçüncü kişi, alacağa ve buna bağlı haklara sahip olur. Ancak alacağın bir kısmı devredilirse, devralan üçüncü kişi devraldığı oranda alacağa ve buna bağlı haklara sahip olacağından devredilmeyen kısım için alacaklı, alacağa sahip olmaya devam eder.

Alacaklının devir halinde sorumluluğu ise alacağın bir edim, yani ivaz karşılığı devredilmiş olup olmamasına göre değişmektedir. Buna göre alacak, bir edim karşılığında devredilmişse alacaklı, devir sırasında alacağın varlığını ve borçlunun ödeme gücüne sahip olduğunu garanti etmiş olur (TBK md. 191). Dolayısıyla alacak bir ivaz karşılığı devredildikten sonra böyle bir alacağın var olmadığı ortaya çıkarsa veya borçlu ödeme gücünden yoksun olursa alacaklı bundan sorumlu olur. Böyle bir durumda devralan üçüncü kişi, ifa ettiği karşı edimin faizi ile birlikte geri verilmesini, devrin sebep olduğu giderleri, borçluya karşı devraldığı alacağı elde etmek için yaptığı ve sonuçsuz girişimlerin yol açtığı giderleri, devreden kusursuzluğunu ispat etmedikçe uğradığı diğer zararlarını alacaklıdan talep edebilir (TBK md. 193). Ancak alacak, bir edim karşılığı olmaksızın devredilmiş ya da kanun gereğince başkasına geçmişse, devreden veya önceki alacaklı, alacağın varlığından ve borçlunun ödeme gücünden sorumlu değildir.

Üçüncü kişi alacağı devraldığında, alacağın varlığını ve alacağı devraldığını borçluya karşı ispatlamalıdır. Bunun için de alacağın varlığını gösteren alacak senedine ve ispata yarayan diğer belgelere ihtiyaç duyacaktır. Bu nedenle alacaklı, devralan üçüncü kişiye alacak senedi ile elinde bulunan ispatla ilgili diğer belgeleri teslim etmek ve alacağını ileri sürebilmesi için gerekli bilgileri vermekle yükümlüdür (TBK md. 190). Alacaklı bu yükümlülüğe uymazsa devralan üçüncü kişi, yükümlülüğe aykırılık nedeniyle uğradığı zararları alacaklıdan isteyebilir.

c. Alacağın Devrinin (Temlikinin) Devralan Üçüncü Kişi Bakımından Hüküm ve Sonuçları

Alacağı devralan üçüncü kişi, alacağı devraldığı oranda alacağa ve alacağa bağlı olan rehin, kefalet, cezai şart ve faiz gibi haklarla birlikte sahip olur ve alacaklının yerine geçer. Devralan üçüncü kişi, devraldığı alacağı, alacaklı ile borçlu arasındaki koşullarla iktisap eder. Dolayısıyla aslında borç ilişkisinin kapsamı değişmemekte, yalnızca alacaklı taraf değişmektedir. Bu nedenle devralan üçüncü kişi, borçludan talepte bulunurken, alacağı devraldığı ilişki kapsamına göre talepte bulunabilir. Zira borçlu alacaklıya karşı ileri sürebileceği defi ve itirazları devralan üçüncü kişiye karşı da ileri sürebilir.

 

Av. Tolgay Mingan

 

     

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir