Doktor Hatası Nedeniyle Tazminat Davası (Malpraktis Davası)

Doktor Hatası Nedeniyle Tazminat Davası (Malpraktis Davası)

1. Giriş

Sağlık hukukundaki en önemli dava türlerinden birisi de hekim hatası nedeniyle, bir diğer adıyla tıbbi malpraktis nedeniyle tazminat davasıdır. Hekimlik doğası gereği riskli bir meslektir. Zira yapılan iş, temel insan haklarından yaşam hakkıyla ilgilidir. Bu nedenle hekimler, mesleklerini icra ederken hastalarının zarar görmemesi için mesleki ve genel hayat tecrübelerine göre kendilerinden beklenen dikkat ve özeni azami şekilde göstermelidir. Tanı teşhis ve tedavide  tereddüt gösteren durumlarda, bu tereddüdü ortadan kaldıracak araştırmalar yapmak ve  koruyucu tedbirler almakla yükümlüdürler. Çeşitli tedavi yöntemleri arasında seçim yaparken, hastanın özelliklerini göz önünde tutmak, onu gereksiz risk altına sokmamak ve en emin yolu tercih etmek zorundadırlar.

Hekimlerin mesleki uygulamaları ile ilgili çok sayıda yasal düzenleme bulunmasına karşın, hukukumuzda hekimlerin “hukuki” ve “cezai” sorumluluğunu düzenleyen özel bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu nedenle hekimlerin sorumluluğunun belirlenmesinde genel hükümler uygulanmaktadır. Hekimlerin uymakla yükümlü olduğu mesleki ve etik kurallar da genel olarak yasal sorumluluklarının esasını belirler. Bu kapsamda tıbbi uygulama hataları ve malpraktis kavramları önem kazanmaktadır.

Malpraktis (malpraktice), Türk Tabipler Birliği Hekimlik Meslek Etiği Kurallarının Hekimliğin Kötü Uygulanması başlıklı 13. maddesinde, “Bilgisizlik, deneyimsizlik ya da ilgisizlik nedeniyle bir hastanın zarar görmesi “hekimliğin kötü uygulaması” anlamına gelir.” şeklinde tanımlanmıştır. Hekimin bilgisizliği, deneyimsizliği veya ilgisizliği gibi hatasından, ihmalinden veya kusurundan kaynaklanan nedenlerle yanlış tanı ve teşhis, hatalı tedavi, geç müdahale ilaç dozunu gerektiği gibi ayarlamama veya eksik bakım hizmeti neticesinde hastanın zarar görmesi halinde hekimin ve onu çalıştıran özel veya resmi sağlık kuruluşunun hem hukuki hem de cezai sorumluluğu doğar. Bu yazımızda hekimlerin hukuki sorumluluğu yani ortaya çıkan zararı tazmin sorumluluğu üzerinde durulacaktır.

2. Hekim (Doktor) Hatası Nedeniyle Açılacak Tazminat Davasının Hukuki Dayanağı -Hekim İle Hasta Arasındaki İlişkinin Hukuksal Niteliği

Doktor hatası nedeniyle açılacak tazminat davasında tıbbi müdahalenin yapıldığı yer ve niteliğe göre uygulanabilecek birden fazla hukuki ilişki ve dayanak vardır. Bunlar vekâlet sözleşmesi, eser sözleşmesi, vekâletsiz iş görme, haksız fiil veya hizmet kusuru olabilir. Hekim hatası nedeniyle açılacak maddi ve manevi tazminat davalarında hasta ile hekim ve hastane arasındaki ilişkinin hukuki niteliği, sorumluluk esasının belirlenmesi, tazminatın dayanağı ve kapsamı ile ispat yükü açısından önem arz etmektedir. Zira belirlenecek hukuki dayanağa göre davanın tarafları, dava açma süresi, davanın açılacağı mahkeme gibi hususlar değişkenlik göstermektedir.

Hekim hatası nedeniyle açılacak tazminat davasının hukuki dayanağının tespiti için öncelikle hastanın tedavi için başvurduğu hastanenin özel hastane mi yoksa kamu hastanesi mi olduğu veya bağımsız çalışan hekime doğrudan başvuru mu yapıldığı belirlenmelidir. Bu belirleme ile hukuki dayanak tespit edilip, açılacak davanın temeli oluşturulmalıdır. Örnek vermek gerekirse kamu hastanesinde, kamu görevlisi bir hekimin yaptığı tıbbi uygulama hatası varsa, açılacak dava, hizmet kusuru nedeniyle idari yargı mercilerinde açılmalıdır. Ancak eğer özel hastanede veya bağımsız çalışan hekimin işyerinde yapılmışsa bu halde adli yargı mercilerinde dava açılmalıdır.

 a. Vekâlet Sözleşmesi

Vekâlet sözleşmesi 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 502. maddesinde, vekilin vekâlet verenin bir işini görmeyi veya işlemini yapmayı üstlendiği sözleşme şeklinde tanımlanmıştır. Hasta ile hekim ve hastane arasındaki ilişki, öğretideki baskın görüş ve Yargıtay’ın yerleşik kararlarında “vekâlet sözleşmesi” olarak kabul edilmektedir. Vekâlet sözleşmesi uyarınca hasta, vekil eden; hekim ise vekil olarak kabul edilir.  Tıbbi uygulamayı yapan hekim yani vekil, vekâlet görevine konu hastanın tanı, teşhis veya tedavi işlemlerini yerine getirirken, gerekli dikkat ve özeni göstermek zorundadır. Aksi halde meydana gelen zararlardan vekâlet hükümlerine göre sorumlu olur.

b. Eser Sözleşmesi

Eser sözleşmesi, TBK’nın 470. maddesinde yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşme şeklinde tanımlanmıştır. Hekimin insan vücudunda bir eser meydana getirmeyi amaçlayan tıbbi uygulamaları “eser sözleşmesi” olarak kabul edilmektedir. Örneğin, protez, diş yapımı, lazer epilasyon, estetik ameliyatlar gibi güzellik amacıyla yapılan tıbbi müdahaleler eser sözleşmesi kapsamında değerlendirilmektedir. Eser sözleşmesinin en önemli özelliği sonuç taahhüdünün bulunmasıdır. Yani hekim yaptığı tıbbi müdahale ile bir sonucu yani eseri meydana getirmeyi taahhüt eder. Dolayısıyla bu taahhüde aykırı olarak yapılan tıbbi müdahaleler nedeniyle sorumluluğu doğar.

c. Vekâletsiz İşgörme

TBK’nın 526. maddesine göre vekâleti olmaksızın başkasının hesabına işgören kişi, o işi sahibinin menfaatine ve varsayılan iradesine uygun olarak görmekle yükümlüdür. Hekimin, hastanın iznini almadan veya hal ve şartlara göre ani gelişen bir durum karşısında veya acil durumlarda izin almaya imkân bulunmayan durumlarda yaptığı tıbbi müdahaleler vekâletsiz işgörme kapsamındadır.  Örneğin bilinci kapalı bir hastaya, hekimin yaptığı tıbbi müdahale, aniden fenalaşan bir kişiye yakında bulunan bir hekimin yaptığı müdahale, veya ameliyat esnasında ani gelişen bir duruma karşı yapılan müdahale vekâletsiz işgörme olarak kabul edilir.

d. Haksız Fiil

Haksız fiil TBK’nın 49. maddesinde, kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille bir kişiye zarar verme olarak tanımlanmıştır. Hekimin insan bedeni üzerinde yaptığı tıbbi uygulama hataları haksız fiil olarak kabul edilir. Haksız fiil sorumluluğu, doktorun kusurlu hareketleri nedeniyle hastaya verdiği zararların tazmin edilmesini gerektirmektedir. Hekimin kamu hastanelerinde, kamu görevlisi sıfatıyla veya özel hasta­nede hizmet sözleşmesi ile çalıştığı durumlarda hekimin sorumluluğu, kural olarak haksız fiil sorumluluğudur. Zira belirtilen durumlarda, hekimle hasta arasında önceden kurulmuş bir sözleşme ilişkisi mevcut olmadığı gibi, he­kim hastadan ücret almamakta, hasta da hekimi seçememektedir.

e. Hizmet Kusuru

Hizmet kusuru, idarenin yürüttüğü kamu hizmetinin hiç işlememesi, kötü işlemesi veya geç işlememesi sonucu ortaya çıkan ve idarenin ortaya çıkan zararı ödemesini öngören bir sorumluluk türüdür. İdare, sağlık hizmetlerinin doğru bir şekilde yürütülmesi için gerekli organizasyonları yaparak, yeterli araç ve gereçleri, tesisleri sağlamak ve yetkin sağlık personelleri yetiştirerek sağlık hizmetlerini yürütmek zorundadır. Bu noktada sağlık personelinin yaptığı tıbbi uygulama hataları sonucu hizmet kusuru nedeniyle sorumlu tutulmaktadır. Zira kamu hastanesinde çalışan hekim ile hasta arasında herhangi bir sözleşme ilişkisi bulunmamaktadır. Kamu hastanelerinde, kamu hizmeti verildiği için hasta ile idare arasında bir idare hukuku ilişkisi meydana gelir. Bu nedenle kamu hastanelerinde meydana gelen bir hatalı tıbbi uygulama nedeniyle açılacak dava idari yargı mercilerinde açılır.

3. Hekim (Doktor) Hatası Nedeniyle Açılacak Tazminat Davasının Şartları

Hekim hatası nedeniyle tazminat davası açılabilmesi için her şeyden önce hekimin fiilinin hukuka aykırı olması gerekir. Bu hukuka aykırı fiil sonucu bir zarar meydana gelmiş olmalı ve hekimin kusuru bulunmalıdır. Ayrıca meydana gelen zarar ile hekimin kusurlu davranışı arasında nedensellik (illiyet) bağı bulunması gerekir. Bu şartlardan biri dahi olmazsa sorumluluk doğmaz. Dolayısıyla tazminat davası açılabilmesi için bu şartların birlikte mevcut olması gerekmektedir.

 4. Hekim (Doktor) Hatası Nedeniyle Tazminat Davası Kime Karşı Açılır?

Hekim hatası nedeniyle açılacak tazminat davası, hatalı tıbbi müdahalenin yapıldığı yerin özel hastane, kamu hastanesi veya bağımsız çalışan hekimin işyeri olup olmamasına göre değişkenlik gösterir.

a. Bağımsız Çalışan Hekime Karşı Tazminat Davası

Hatalı tıbbi müdahaleyi yapan hekim kendi bağımsız işyerinde çalışıyorsa bu halde tazminat davası hekime karşı açılacaktır.

 b. Özel Hastaneye ve Hekime Karşı Tazminat Davası

Hatalı tıbbi müdahale özel hastanede meydana gelmişse bu halde tazminat davası hem özel hastanenin bağlı olduğu gerçek veya tüzel kişiliğe hem de hatalı tıbbi müdahaleyi yapan hekime karşı açılacaktır.  

 c. Kamu Hastanesine Karşı Tazminat Davası

Sağlık hizmetlerinin yürütülmesi idarenin asli görevlerinden biri olup, söz konusu görevin hiç ya da gereği gibi yerine getirilmemesi, yani kusurlu bir şekilde yerine getirilmesi idarenin hukuki sorumluluğuna yol açar. İdarenin sorumluluğun doğabilmesi için, bir zararın olması, zararı doğuran işlem veya eylemin idareye yüklenebilir olması ve zarar ile idari olgu arasında nedensellik bağının bulunması gerekir. Bu koşulların birlikte gerçekleşmesi halinde kamu hastanesinde çalışan, kamu görevlisi olan hekimin kusuru nedeniyle idarenin sorumluluğuna gidilebilir. İdare açılacak tazminat davası sonucunda tazminat ödemek zorunda kalırsa, kamu görevlisi olan hekime rücu edebilir.

Dava açılacak idare, hizmet kusurunun meydana geldiği ve hizmetin nihai olarak düzenlenme yetkisine sahip olan en yüksek idari makamdır. Bu bakımdan Sağlık Bakanlığı’na bağlı devlet hastanelerinde meydana gelen hizmet kusuru nedeniyle açılacak davalar Sağlık Bakanlığı’na, üniversite hastanelerinde meydana gelen hizmet kusuru nedeniyle açılacak davalar, ilgili üniversite rektörlüğüne karşı açılır. 

 5. Hekim (Doktor) Hatası Nedeniyle Tazminat Davasında Tazmini İstenebilecek Zararlar

Hekim hatası nedeniyle açılacak tazminat davalarında hangi zararların tazmininin talep edilebileceği, tıbbı müdahale sonucu hastanın ölümü veya yaralanması durumuna göre değişmektedir.

a. Hastanın Ölümü Halinde Tazmini Talep Edilebilecek Zararlar

Hatalı tıbbi müdahale sonucu ölenin yakınları aşağıdaki zararların tazmini talep edilebilir:

– Cenaze giderleri.

– Ölüm hemen gerçekleşmemişse tedavi giderleri ile çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan     kayıplar.

– Ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin bu yoksun kalma nedeniyle uğradıkları zararın tazminini talep edebilir. Bu tazminat türünde ölenin yaşaması halinde bu kişilere yapacağı muhtemel maddi destek ve sağlayacağı maddi menfaat hesaplanır.

– Ölenin yakınları duydukları acı, elem ve kedere karşılık manevi tazminat talebinde bulunabilir.

b. Hastanın Yaralanması Halinde Tazmini Talep Edilebilecek Zararlar

Hatalı tıbbi müdahale sonucu yaralanma meydana gelmesi halinde, yaralanan aşağıdaki zararların tazminini talep edilebilir. Yaralananın yakınları da yaralananın ağır bedensel zararlara uğraması halinde manevi tazminat talebinde bulunabilir. Ancak yaralananın yakınları maddi tazminat talebinde bulunamazlar.

– Tedavi giderleri

– Kazanç kaybı

– Çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar

– Ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar

– Manevi tazminat

6. Hekim (Doktor) Hatası Nedeniyle Tazminat Davasında Dava Açma Süresi

Doktor hatası nedeniyle açılacak tazminat davalarında dava açma süresi ve zamanaşımı süresi açılacak davanın hukuki dayanağına göre değişkenlik gösterir. Buna göre;

Özel hastaneye veya hekime karşı açılacak tazminat davası, haksız fiil sorumluluğuna dayanılarak açılacaksa, zamanaşımı süresi TBK m. 72 uyarınca, zararın ve tazminat yükümlüsünün öğrenildiği tarihten itibaren 2 yıl ve her hâlde fiilin işlendiği tarihten başlayarak 5 yıldır. Ancak tazminat, ceza kanunlarının daha uzun bir zamanaşımı öngördüğü cezayı gerektiren bir fiilden doğmuşsa ceza davası zamanaşımı hükümleri uygulanır.

Özel hastaneye veya hekime karşı açılacak tazminat davası, vekâlet sözleşmesine dayanılarak açılacaksa zamanaşımı süresi TBK m. 147 uyarınca 5 yıldır.

Özel hastaneye veya hekime karşı açılacak tazminat davası, eser sözleşmesine dayanılarak açılacaksa zamanaşımı süresi TBK m. 147 uyarınca 5 yıldır. Ancak TBK m.478 uyarınca, doktorun tıbbi uygulama konusunda ağır kusuru varsa bu halde zamanaşımı süresi 20 yıldır

Özel hastaneye veya hekime karşı açılacak tazminat davası, vekâletsiz işgörme hükümlerine göre açılacaksa zamanaşımı süresi TBK m. 146 uyarınca 10 yıldır.

İdare aleyhine açılacak tazminat davalarında zamanaşımı süresi ise, İdari Yargılama Usulü Kanunu m. 13 uyarınca, zararın ve doktor hatasının öğrenilmesi tarihinden itibaren 1 yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren 5 yıldır.  Ancak dava açmadan önce bu süreler içerisinde öncelikle ilgili idareye başvurarak maddi ve manevi tazminatın ödenmesi talep edilmelidir. Bu isteklerin kısmen veya tamamen reddi halinde, bu konudaki işlemin tebliğini izleyen günden itibaren veya istek hakkında altmış gün içinde cevap verilmediği takdirde bu sürenin bittiği tarihten itibaren, 60 gün içerisinde ilgili idare aleyhine dava açılması gerekmektedir.

7. Hekim (Doktor) Hatası Nedeniyle Tazminat Davasında Görevli Mahkeme

Hekim hatası nedeniyle açılacak tazminat davasında görevli mahkeme, hatalı tıbbi müdahale yapılan hastanenin kamu hastanesi veya özel hastane olmasına göre değişmektedir. Eğer hatalı tıbbi müdahale özel bir hastanede veya bağımsız çalışan hekimin işyerinde meydana gelmişse görevli mahkeme Tüketici Mahkemeleri, kamu hastanelerinde meydana gelmesi halinde ise görevli mahkeme İdare Mahkemeleridir.

Doktor hatası nedeniyle açılacak tazminat davaları ve ceza davaları ile ilgili olarak hukuki bilgi ve görüş almak üzere ceza hukuku alanında uzman avukat olarak bizimle iletişime geçebilirsiniz.

 

Av. Tolgay Mingan

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir