Patent Hakkının Kapsamı ve Sınırları

Patent Hakkının Kapsamı ve Sınırları

1. Patent Hakkı

Buluş sahibinin, buluş konusu ürünü belirli bir süre üretebilme, kullanabilme, satabilme veya ithal edebilme hakkına patent hakkı denir. Bu hakkı gösteren belgeye de patent denir. Bu belge, buluş sahibine buluş konusu ürünü veya usulü, belirli bir süre tek başına üretme, kullanma, lisans verme veya satma yetkisi verir. Buna göre patenti buluş sahibinin yaratıcı düşüncesinin belirli bir zaman dilimi içerisinde yasal hükümler çerçevesinde koruma altına alındığını gösteren belge olarak tanımlayabiliriz. Patentin konusunu oluşturan buluş, bir sorunu çözen kural, formül, teori, olabilir. Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 82/1 maddesinde belirtildiği üzere; teknolojinin her alanındaki buluşlara yeni olması, buluş basamağı içermesi ve sanayiye uygulanabilir olması şartıyla patent verilebilmektedir. Buna göre bir buluşa patent verilebilmesi için şu şartlara sahip olması aranır:

– Yeni olmalı

– Buluş basamağını içermeli

– Sanayiye uygulanabilir olmalı

2. Patent Hakkının Hukuki Niteliği Ve Kapsamı

Patentten kaynaklanan hak, buluş sabinin düşünsel emeği ile ortaya çıkardığı buluş fikri ve varsa bu fikrin uygulamaya geçirilmesi ile ortaya çıkan ürünler üzerindeki haktır. Bu hakkı bir taşınmazın tapusu gibi de düşünebiliriz. Bu hak; patent sahibine kullanma, kullandırtma ve kullandırtmama(engelleme) yetkilerini verir. Bu noktada aşağıda ifade edileceği üzere patent ve patent konusu ürünler üzerinde, patent hakkı sahibinin herkese karşı ileri sürebileceği inhisari bir yetkisi bulunmaktadır. Ayrıca eşya üzerindeki hakka kıyasla, patent üzerindeki inhisari yetki kapsamına; buluş idesinin mütemmim cüzleri de dâhildir. Bunlar, patent konusu buluşun uygulanmasını mümkün kılan ve buluşun esasını teşkil eden kısmı ile ilgili unsur ve araçlardır.

Patent hakkının kapsamı SMK’nın 85 vd. maddelerinde düzenlenmiştir. Eski yasa dönemindeki düzenlemelere paralel olmakla beraber, SMK ile birlikte yeni düzenlemeler de getirilmiştir. Eşya üzerindeki mülkiyet hakkında olduğu gibi patent üzerindeki hakkın da olumlu (aktif, müspet) ve olumsuz (koruyucu, menfi) iki yönü vardır. Patent üzerindeki hakkın olumlu yönü hak sahibine veya yetkilendirdiği kişilere patentle ilgili tasarrufi işlemlerde bulunma, olumsuz yönü ise üçüncü kişilerin buluş ya da buluş konusu ürünleri kullanmasını yasaklama yetkisi vermektedir. Patente bağlı hakların olumsuz yönü ve buna bağlı yasaklama yetkisi sadece iktisadi faaliyetlerle ilgilidir. Dolayısıyla iktisadi faaliyet kapsamında olmayan, örneğin, sınaî ve ticari bir amaç taşımayan ve özel maksatla sınırlı kalan fiiller ile deneme amaçlı filler olumsuz yetki kapsamının dışında kalır.(SMK md 85/3)

Patent hakkı sahibi, patentten doğan hakkının üçüncü kişiler tarafından SMK’nın 85. maddesinde belirtilen hususlardan biri ile ihlal edilmesi halinde bu izinsiz kullanımı önleme hakkına sahiptir. Buradaki üçüncü kişinin yalnızca patent hakkını ihlal eden kişiler olarak değil, bu ihlale katılanları da kapsayacak şekilde yorumlanması gerektiği doktrinde savunulmaktadır. Örneğin bu hakkın ihlalini teşvik eden veya bu ihlale yardım veya yataklık eden kişiler de bu kapsamda üçüncü kişiler olarak kabul edilmelidir. Patent hakkı sahibi bu hak kapsamında aşağıda izah edeceğimiz fiillerin önlenmesini talep edebilir.

a. Ürün Patentinin Üçüncü Kişiler Tarafından Kullanılmasını Önleme Hakkı

Patent konusu ürünlerin korunması SMK’nın 85/2-a maddesinde düzenlenmiştir. Patent verilen buluşun bir eser (ürün) olması halinde patent sahibi, üçüncü kişiler tarafından izinsiz olarak gerçekleştirilebilecek kanunda sayılan beş kullanım tarzını yasaklayabilecektir. Bunlar; patent konusu ürünün üretilmesi, satılması, kullanılması, ithal edilmesi veya bu amaçlar için kişisel ihtiyaçtan başka herhangi bir nedenle elde bulundurulmasıdır. Hemen ifade edelim ki ürünün kullanım tarzının yasaklandığı bu haller kanunda sınırlı olarak (numerus clausus) sayılmıştır. Patent sahibinin bunun dışında bir kullanım tarzını yasaklama imkânı yoktur. Ancak, her ne kadar bu fiiller sınırlı olarak sayılmışsa da belirtilen bu hallerin kendi içerisinde geniş yorumlanması gerekir.

ı. Patent Konusu Ürünün Üretilmesi

Buradaki üretimden kasıt, ürünün kısmen veya tamamen hammaddeden ürün haline getirilmesi ve iktisadi değer olarak ortaya çıkarılmasıdır. Bu halde üretimin nasıl ve hangi amaçla yapıldığı önemli değildir, önemli olan üretimin yapılmış olmasıdır. Esasen buradaki üretim sadece hammaddenin ürün haline getirilmesi demek de değildir. Üçüncü kişilerin bir ürünün hasara uğrayan ve kullanılamaz hale gelmiş kısmını yeniden inşa veya tamamlamak suretiyle patent konusu ürünün eşdeğerinin oluşturulması da, sınai ve ticari bir amaç taşımayan ve özel maksatla sınırlı kalan fiiller değilse (md 85/3-a), yasak kapsamındadır. Ancak ürünün iyileştirilmesine yönelik bir tamir veya tamamlama, patent hakkı sahibinin koruma kapsamında değil iken, ürünün “geliştirilmek için” üretilmesi münhasıran patent sahibine ait olan hakkın ihlali niteliğindedir.

ıı. Patent Konusu Ürünün Satılması

Patent konusu ürünler üzerindeki tasarruf yetkisinin kısmen veya tamamen üçüncü kişilere devrini amaçlayan her türlü hukuki işlem, patent hukuku anlamında “satım” olarak değerlendirilir. Borçlar hukukundaki anlamından farklı olarak, mülkiyeti devreden ya da mülkiyeti devretmeksizin patent konusu ürün üzerinde vasıtalı ya da vasıtasız zilyetlik sağlayan her türlü hukuki işlem SMK bakımından “satım” kavramına dahildir. Örneğin patent konusu ürünün kiralanması, mülkiyeti muhafaza kaydıyla devredilmesi, lisans verilmesi ve ödünç verilmesi de bu kapsamdadır. Bu nedenle patent konusu ürünün satılmasını sadece klasik satım sözleşmesi olarak yorumlamamak gerekir.

Bazı Avrupa ülkelerinin (Almanya ve İspanya) patent kanunlarında satış kavramının yanında “satışa sunma” ve “piyasaya sürme” fiillerinin de açıkça patentten doğan hakkın kapsamına alınmış olmasına rağmen, SMK’da bu husus düzenlenmemiştir. Ancak doktrinde bazı yazarlar buradaki satış kavramının kişisel ihtiyaç olarak değerlendirilemeyecek “satışa sunma” ve “piyasaya sürme” faaliyetlerini de doğal olarak kapsadığı ve bu fiillerin de SMK çerçevesinde patentten doğan hakkın kapsamında sayılması gerektiği savunulmaktadır. Bu noktada ürünün vitrinde veya teşhir salonlarında sunulması veya gazetede ilan verilmesi ürünün sunulması şeklinde anlaşılması gerektiği belirtilmektedir.

ııı. Patent Konusu Ürünün Kullanılması

Buradaki kullanımdan kastedilen patent sahibinin izni bulunmaksızın patent konusu ürünün üçüncü kişi tarafından fiilen kullanılmasıdır. Bu bakımdan hakkın konusunu genel olarak fiili kullanım oluşturduğu için, patent konusu ürünün hangi amaçla ve nerede kullanıldığının bir önemi yoktur. Bunun tek istisnası, SMK 85/3-a hükmü kapsamında özel alanda ve ticari veya sınai amaç taşımayan kullanımlar oluşturur.

ıv. Patent Konusu Ürünün İthal Edilmesi

İthal işlemi patent konusu ürünün üçüncü bir kişi tarafından üretilmek, kullanılmak veya satılmak amacı ile koruma ülkesi dışında bir ülkeden, koruma sağlayan ülkeye getirilmesi olarak kabul edilir. Ürünün nereden ve ne amaçla ithal edildiği önemli değildir. Patentten doğan hak tüketilmediği sürece patent konusu buluşu içeren ürünlerin ithali patent sahibinin iznine tabidir. Ancak, eğer ürünle ilgili olarak patentten doğan hak tüketilmiş ise, bu ürün ithal yasağı kapsamında olmayacaktır.

v. Patent Konusu Ürünün Elde Bulundurulması

Yukarıda sayılan haller dışında, patent konusu buluşun kişisel ihtiyaçlar dışında herhangi bir nedenle elde bulundurulması da patent hakkı kapsamındadır. Üçüncü kişilerin gerek doğrudan gerekse dolaylı olarak patentli ürünü elde bulundurmaları, “kişisel ihtiyaç” sınırlarını aştığı ölçüde patent hakkını ihlal eder. Kanunda patent konusu usul ile doğrudan doğruya elde edilen ürünlerin satılması, kullanılması, ithal edilmesi veya bu amaçlar için kişisel ihtiyaç dışında bir nedenle ürünün elde bulundurulması şeklinde ifade edilmiştir. Buradaki kişisel ihtiyaç ölçütü, ürünü elinde bulunduran kişinin sübjektif durumu yanında objektif ölçüler de dikkate alınarak tespit edilecektir.

b. Usul Patentlerinde Hakkın Kapsamındaki Fiiller

Usul patentleri, temel gayesi bir ürünü veya belli bir neticeyi meydana getirmek ya da böyle bir ürün veya neticenin meydana getirilişini engellemek olan soyut teknik bilgilerdir. Öte yandan usul, fiziki bir varlığı bulunmayan fakat faydalı sonuçlar meydana getiren bir eylem ya da bir dizi teşebbüs olarak da tanımlanabilir. Bir usule patent verilebilmesi için söz konusu usulün bir madde üzerinde fiziksel etkiler meydana getirmesi ve daha önce ticari alanda kullanılmamış olması (yenilik ölçütü) gerekmektedir.

Usul patentleri iki türdür. Birincisi, “üretim usullerine” yönelik olup, yeni bir ürün meydana getirilmesini sağlar. İkincisi ise, üretim ile ilgili olmayıp “çalışma usullerine” yöneliktir. Bu tür usullerde, usulün uygulandığı maddede esaslı bir değişiklik meydana gelmez, yalnızca ürün veya netice üzerinde arzulanan şey gerçekleştirilmiş olur. Masaların cilalanması, eğri çivilerin düzeltilmesi, bir emtianın su geçirmez hale getirilmesi buna örnek olarak verilebilir.

SMK’nın 85. maddesinin 2. fıkrasının (b), (c) ve (ç) bentlerinde; usul patenti sahibinin, üçüncü kişiler tarafından izinsiz olarak yapılan bazı eylemleri önleme hakkı olduğu belirtilmiştir. Bu nedenle sayılan bu eylemleri gerçekleştirme hakkı münhasıran patent sahibine aittir. Bunlar:

ı. Patent Konusu Usulün Kullanılması

Usulün kullanılmasından maksat, ürünü veya neticesini doğuracak şekilde patentli usulün kullanılmasıdır. Usulün kullanılması tıpkı ürün patentlerinde olduğu gibi izinsiz fiili kullanmayı kapsar. Usulün kullanılmasından bahsedebilmek için, gerçekleştirilen eylemin, usulün neticesini doğurmaya öncülük eden önemli bir aşama teşkil etmesi gerekmektedir. Bu nedenle örneğin, usul uygulanmaksızın, usulün uygulanması için gerekli malzemelerin tedariki, bunların başkalarına sunulması, hakkın ihlali olarak kabul edilemez.

ıı. Patent Konusu Usulün Kullanımının Teklif Edilmesi

Patent konusu usulün; ivazlı veya ivazsız olarak, kullanmalarını sağlamak amacıyla üçüncü kişilerin talebine sunulması, usulün uygulanmasının teklif edilmesi anlamına gelir. Usulün kullanılmasının yasak kapsamında değerlendirilebilmesi için hem üçüncü kişinin patent sahibinin izni olmaksızın usul patentinin kullanılmasının yasak olduğunu bilmesi veya bilmesinin gerekmesi, hem de kullanım teklifinin ülke sınırları içerisinde yapılmış olması gerekmektedir.

ııı. Usul İle Doğrudan Doğruya Elde Edilen Ürünlere Yönelik Fiiller

Usul patentine sahip olan kimsenin, bu usulün doğrudan neticesi olan ürünlerin işletilmesi hakkına sahip olması gerektiği düşüncesi ile SMK, usul ile doğrudan doğruya elde edilen ürünlerin satışa sunulması, kullanılması, ithal edilmesi veya bu amaçlar için kişisel ihtiyaçtan başka herhangi bir nedenle elde bulundurulması hakkını münhasıran patent sahibine tanımıştır. Bu nedenle üçüncü kişiler tarafından anılan fiiller gerçekleştirilirse, patent sahibi veya yetkili kıldığı kişi tarafından bu fiiller önlenebilecektir. Esasen burada sözü edilen haller yukarıda ürün patentinin ihlali sayılan hallerin aynısıdır. Dolayısıyla söz konusu kullanım tarzları hakkında yukarıda yapılan açıklamalar burada da geçerlidir.

3. Patentten Doğan Hakların Kapsamının Sınırları

Hukukun genel prensipleri gereği bir patent konusunun kullanımı kanuna, genel ahlaka veya kamu düzenine ve sağlığa zarar verecek şekilde olamayacaktır. Patent konusunun kullanımı ile ilgili bu genel kural, sadece patentin ihdası anındaki yasak ve sınırlamalar olmayıp, gelecekte kabul edilecek belirli ve belirsiz süreli yasaklama ve sınırlamaları da kapsar.

Patent sahibinin buluş üzerindeki inhisari hakkı, sözü geçen genel prensip yanında, bir dizi sınırlama ve istisnalara da tabidir. SMK’da patente özgü geleneksel sınırlamalar yanında (SMK md. 85/3), patentten doğan hakların tükenmesi, ön kullanım hakkı ve zorunlu lisans gibi sınırlamalar da mevcuttur.

a. Patentten Doğan Hakkın Genel Sınırları

SMK’nın 85. maddesinde patentten doğan hakkın kapsamı dışında kalan geleneksel fiiller düzenlenmiştir. Bu fiiller aynı zamanda patent hukukuna özgü genel ve geleneksel sınırlandırma halleridir.

ı. Sınai veya Ticari Bir Amaç Taşımayan ve Özel Maksatla Sınırlı Kalan Fiiller

SMK md 85/3-a hükmünde düzenlenen bu sınırlamada kişilerin özel amaçlı kullanmaları esas alınmış, diğer bir ifade ile iktisadi amaçlı olmayan kullanımlar kapsam dışında tutulmuştur. Dolayısıyla iktisadi amaçlı olmayan imal, taklit veya taklit ve imal edilmiş emtiayı kullanmak patent sahibinin inhisari kullanma ve değerlendirme yetkisini ihlal edici nitelikte değildir. Örneğin, patentle korunan bir radyonun bir şahıs tarafından kendi evinde kullanmak üzere imal edilmesi patent sahibinin hakkını ihlal edici nitelikte değildir. Buna karşılık aynı radyonun bir okulda veya kamuya açık bir yerde kullanılması veya kullanılmak üzere imal edilmesi patente bağlı hakların ihlali anlamına gelmektedir.

ıı. Patent Konusu Buluşu İçeren Deneme Amaçlı Fiiller

SMK md 85/3-b hükmünde düzenlenen bu sınırlamaya göre bu tür faaliyetler daha ziyade eğitim amaçlı olarak yapılan deneme amaçlı kullanmaları kapsamaktadır. Ancak bu sadece eğitim amaçlı denemelerle sınırlı değildir. Örneğin, buluşun değerlendirilme imkânın tespiti veya ıslahı amacıyla yapılan fiiller de kapsam dışıdır. Burada, önem arz eden husus ise denemenin sadece patent konusu buluşla ilgili olması gereğidir. Örneğin, buluşun kullanımı, başka bir konunun denenmesi için yapılıyorsa patent sahibinin hakkı ihlal edilmiş olur.

ııı. İlaçların Ruhsatlandırılması ve Bunun İçin Gerekli Test ve Deneyler de Dâhil Olmak Üzere, Patent Konusu Buluşu İçeren Deneme Amaçlı Fiiller

Bu bent kapsamına göre ilaçların ruhsatlandırılması için yapılan deneme amaçlı fiiller de hakkın sınırları arasındadır. İlaçların ruhsatlandırılması aşamasına kadar yapılacak testler ve deneyler de yine hakkın sınırlarındadır.

ıv. Seri Üretim Olmadan İlaçların Hazırlanması ve Kullanılması

Bu bent kapsamında anılan fiilin patent hakkının sınırı teşkil edebilmesi için bir reçetenin oluşturulması için yapılması ve eczanelerde yapılması gerekmektedir. Ayrıca yapılan bu ilaçların seri şekilde üretilmemesi gerekmektedir. Aksi halde patent hakkı sahibinin inhisari hakkı ihlal edilmiş olur. Bu bendin amacı esasen eczacıların mesleki bilgilerini kullanmasına imkân tanımak ve tıbbi çalışma alanlarında faydalı olmasını sağlamaktır. Eczacının doktor reçetesine uygun olarak ısmarlama bir ilaç hazırlaması böyledir.

v. Patent Konusu Buluşun Paris Anlaşmasına Dahil Ülkelerin İhtiyaçlarında Kullanılması

Anılan hüküm Paris Anlaşmasının 5. Mük. 2. maddesinden aynen alınmıştır. Buna göre anılan buluş, Paris Anlaşmasına üye devletlerden biri tarafından gemi, uzay aracı, uçak veya kara nakil araçlarının yapımında, çalıştırılmasında veya bu araçların ihtiyaçlarının karşılanmasında kullanılırsa hakkın sınırları kapsamında olacaktır. Ancak SMK’da, böyle bir hal veya benzeri durumlarda patent korumasına bir istisna getirilmiş ve söz konusu kullanımın ülkemiz sınırları içerisinde olması şartı getirilmiştir.

vı. Milletlerarası Sivil Havacılık Anlaşması’nın 27. Maddesinde Öngörülen Fiiller

Söz konusu Anlaşmaya göre devlet hava nakil vasıtası; askeri, gümrük ve zabıta hizmetlerinde kullanılan hava nakil vasıtalarıdır. Anlaşma hükümleri gereği, devletin hava aracı veya hava aracı için yedek aksam ve yedek malzeme ile ilgili olarak patentten mütevellit bir haciz talebinden muafiyet söz konusudur. Örneğin, sözleşmeye taraf Almanya’ya ait bir uçak Türkiye’ye gelince Türkiye’den bir şahsın bu uçak veya uçağın her hangi bir aksamı ile ilgili olarak patentten doğan bir hakkının olduğunu ileri sürmesi veya buna binaen uçak veya aksamı üzerinde ihtiyati tedbir yahut haciz iddiasında bulunması mümkün olmayacaktır. Bu tür bir muafiyetten eski yasa döneminden farklı olarak yalnızca bu madde hükümlerinin uygulandığı (sözleşmeye taraf devletler) devletler yararlanabilecektir.

b. Patente Bağlı Hakkın Zaman Bakımından Sınırı

551 sayılı Patent KHK’nın 72. maddesinde patent hakkının koruma süresi; incelenerek verilen patent için yirmi yıl ve incelenmeden verilen patent için yedi yıl olmak üzere iki farklı süre öngörülmüştü. SMK’nın yürürlüğe girmesi ile birlikte eski yasa dönemindeki bu ikili ayrım kaldırılarak, kanunun 101. maddesinde patent hakkının koruma süresi her iki durum için yirmi yıl olarak belirlenmiştir. Bu süre eski yasa dönemindeki gibi başvuru tarihinden itibaren başlamaktadır.

c. Patent Hakkının Mülkiliği

Patent hakkının mülkiliği prensibi, patentin sadece verildiği ülkede korunmasıdır. Mülkilik prensibi, patentten doğan hakkın, patentin verildiği memleketin dışında geçerli olmaması sonucunu doğurur. Patent başvurusu neticesinde verilen patente dayalı hak, aynı buluş için başka bir ülkede verilmiş patent veya tanınmış haklardan tamamen bağımsızdır. Dolayısıyla bir buluşa patent verildiğinde, bu patente bağlı olarak tanınan hak sadece ülke sınırları içinde geçerlidir. Söz konusu patentin diğer bir ülkede de korunması ancak milletlerarası veya iki taraflı bir anlaşma ile bu patente koruma sağlanmasına bağlıdır.

d. Önceki Kullanımdan Doğan Hak

Önceki kullanımdan doğan hak, SMK’nın 87. maddesinde düzenlenmiş olup, eski yasa hükmü ile hemen hemen aynıdır. Patent sahibinin patente bağlı inhisari istifade yetkisi genel sınırlamalar dışında ayrıca ön kullanım hakkı olanlarla, önceki tarihli patent sahiplerine tanınan haklarla da sınırlanmıştır. Buna göre patent başvurusunun yapıldığı tarih ile rüçhan hakkı tarihi arasında buluşu iyi niyetli olarak ülke içinde kullanmakta olan veya kullanım için ciddi ve gerçek tedbirler almış kişi, müracaat sahibine patent verilmesine rağmen patenti kullanmaya devam etmek veya aldığı tedbirlere uygun olarak kullanmaya başlamak hakkını haizdir. Bu halde patente bağlı hakların sınırlandırılması, patent konusu buluşu fiilen kullanmaya başlamış iyiniyetli şahsın hali hazırdaki iktisadı değerlerini kullanılmasının engellenmesinin hakkaniyete uygun olmayacağı düşüncesine dayanmaktadır. Bu noktada eski yasa hükmünden farklı olarak lisans verilmesi suretiyle bu hakkın genişletilemeyeceği şeklinde bir sınır getirilmiştir.

Ön kullanımdan doğan hak, süre olarak başvuru ile rüçhan hakkı arasına sıkıştırılmıştır. Dolayısıyla bundan önceki veya sonraki kullanım veya kullanmaya hazırlık faaliyetlerinin patente bağlanan hakların istisnasını oluşturması söz konusu değildir.

e. Zorunlu Lisans

Patent üzerindeki hakkın, eşyaya özgü mülkiyetten ayrılan bir diğer özelliği de patent sahibi veya yetkili kıldığı kişinin, patentle korunan buluşu kullanmaları mecburiyetidir. Bu mecburiyet ile patent üzerinde inhisari hak sahibi olan patent sahibinin, bu hakkını kötüye kullanmasının önüne geçmek amaçlanmıştır. Zorunlu lisansı, patent sahibi veya yetkili kıldığı kişilerin teknik alanda yenilik getiren, kullanılmasında fayda olan patent verilmiş bir buluşu kullanmamaları halinde veya yasada öngörülen diğer hallerde (kamu yararı ya da bağımlı lisans), bu patenti kullanmak isteyen kimseye, patent sahibi veya yetkili kıldığı kişilerin zorunlu olarak kullanma imkânı tanımalarını öngören bir sistemdir.

Zorunlu lisans, lisans verilmesi teklifinde bulunulmamış bir patent için, patent konusu buluşun kullanılmaması, patent konularının bağımlılığının söz konusu olması ve kamu yararının bulunması halinde söz konusu olacaktır, (SMK md 129 vd).

f. Patentten Doğan Hakkın Tüketilmesi

Patent konusu ürünün veya patent konusu usul ile doğrudan doğruya elde edilen ürünün üçüncü bir şahsa bizzat patent sahibi veya onun izni ile bir başka şahıs tarafından iradi ve hukuki bir işlem neticesinde satılması veya devredilmesi durumunda bu ürün üzerinde patent sahibinin inhisarı yetkisinin devam edip etmeyeceği, patente bağlı haklan kullanıp kullanamayacağı sorunu ortaya çıkar. Patent sahibinin inhisari yetkisi ve patent üzerinde sahibine sağladığı inhisari hak ile ürünü devralan şahsın ürün üzerinde kazandığı hak dolayısıyla doğan menfaat ihlali “patentten doğan hakkın tüketilmesi” prensibi ile açıklanmaktadır.

SMK’nın 152. maddesine göre; sınai mülkiyet hakkı korumasına konu ürünlerin, hak sahibi veya onun izni ile üçüncü kişiler tarafından piyasaya sunulmasından sonra bu ürünlerle ilgili fiiller hakkın kapsamı dışında kalır. Eski yasa döneminde satışa sunma ibaresi kullanılmışken SMK ile birlikte bu ifade daha geniş anlam ifade eden piyasaya sürme olarak ifade edilmiştir. Ayrıca eski yasa döneminde satışa sunmanın Türkiye’de olması şartı yer alırken, yeni yasa hükmü ile bu sınırlama kaldırılmıştır. Bir diğer önemli değişiklik ise hak sahibi tarafından piyasaya sürülen ürünün, sunulduktan sonra üçüncü kişiler tarafından değiştirilerek veya kötüleştirilerek, ticari amaçlı kullanılması halinde patent hakkı sahibine bunu önleme hakkı vermesidir. Böylece patent hakkı sahibi ürünü piyasaya sürse bile üçüncü kişilerin ürünü ticari amaçla kullanmasını engelleyebilecektir. Bu husus patent hakkının tüketilmesi ilkesinin istisnasıdır.

Eğer patent konusu ürün hak sahibi veya yetkilendirdiği kişi tarafından piyasaya sunulmuş ve üçüncü kişiler tarafından bu ürün hukuka uygun olarak iktisap edilmişse, anılan ürünler bu andan itibaren artık patent sahibinin tasarruf yetkisinden çıkmış olur. Böylece patent konusu ürünü elinde bulunduran kişi artık elde ettiği ürün üzerinde serbestçe tasarrufta bulunma hakkına sahip olur. Ancak patentten doğan hakkın tüketilebilmesi için üçüncü şahsın, ürünü patent sahibinin rızasına dayanan bir işlemle kazanmış olması, bir diğer ifade ile iradi bir eylem ve işlemle kazanması gerekir. Eğer üçüncü şahsın ürünü iktisabı, patent sahibinin iradesi dışında örneğin, bulma veya çalma gibi bir eylem neticesinde gerçekleşecek olursa patent sahibinin patentten doğan hakları tükenmez.

Ürün patentlerinde tükenen esasen bir ürünün üzerindeki kullanma yetkisidir. Bu bakımdan hakkın tüketilebilmesi için bu ürünün patent sahibi veya yetkilendirdiği kişiler tarafından piyasaya sunulması gerekir. Böyle bir durumda ürünün mülkiyetini kazanan kimse bunu tekrar satabilir, devir ve temlik edebilir veya kullanabilir. Bu tür yetkiler ikinci veya üçüncü sıradaki malikler açısından da geçerlidir.

KAYNAKÇA 

 AYİTER, NUŞİN – İhtira Hukuku, A.Ü.H.F.Y. Yayınevi Ankara, 1968.

KARAHAN, SAMİ / SULUK, CAHİT/SARAÇ,TAHİR/NAL,TEMEL – Fikri Mülkiyet Hukukunun Esasları, Ankara, 2007, Seçkin Yayıncılık.

KAYA, ARSLAN – Türk Hukukunda Patentten Doğan Haklar, Prof. Dr. Orhan Münil Çağın’a Armağan, C.55, S.4, İstanbul, 1997, İHFMD

ÖZTÜRK, ÖZGÜR – Türk Hukukunda Patent Verilebilirlik Şartları, İstanbul, 2008, Arıkan.

SARAÇ, TAHİR – Patentten Doğan Hakka Tecavüz ve Hakkın Korunması, Ankara, 2003, Seçkin Yayıncılık.

ŞEHİRALİ, FEYZAN HAYAL – Patentten Doğan Hakkın Korunması, Ankara, 1998, Turhan Kitabevi.

Av. Tolgay Mingan

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir