Tasarrufun İptali Davası

Tasarrufun İptali Davası

1. Tasarrufun İptali Davası Nedir?

Tasarrufun iptali davası, borçlunun, alacaklıyı zarara uğratmak amacıyla yaptığı tasarruflardan zarar gören alacaklının, borçlunun mal varlığından çıkardığı menkul veya gayrimenkul mallara ilişkin tasarruf işlemlerini iptal etmek amacıyla açtığı bir dava türüdür.

Bu davayla birlikte, alacaklıya tasarrufa konu olan malın bedelinden alacağını alma imkânı verilir. Tasarruf konusu mal üzerinde alacaklının haczi tatbik edilerek bu malın sattırılması ve satış bedelinden alacaklının alacağına kavuşması amaçlanır. Satış sonrasında alacaklının alacağından arta kalan bir kısım olursa bu meblağ devralan üçüncü kişiye verilir. Dolayısıyla bu davada tasarrufa konu mal, devralan kişiden alınıp tekrar borçlunun malvarlığına geçmez.

2. Tasarrufun İptali Davasının Hukuki Dayanağı

Tasarrufun iptali davası 2004 İcra İflas Kanunu’nun 277-284. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Dolayısıyla tasarrufun iptali davasının hukuki dayanağını İcra ve İflas Kanunu’nda yer alan hükümler oluşturur.

3. Tasarrufun İptali Davasının Tarafları

Tasarrufun iptali davası, İİK’nun 277. maddesine göre, elinde geçici veya kesin aciz vesikası bulunan alacaklı veya iflas idaresi yahut 245. madde ile 255/3 fıkrasında yazılı hallerde alacaklı tarafından açılır. Dava İİK 282. maddesine göre borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılır. Bunlardan başka, kötü niyet sahibi üçüncü şahıslar aleyhine de tasarrufun iptali davası açılabilir. Ancak tasarrufa konu mal varlığını iyi niyetle iktisap eden üçüncü kişiye tasarrufun iptali davası açılamaz.

4. Tasarrufun İptali Davasının Şartları

Tasarrufun iptali davasının açılması İİK’da bir takım şartlara bağlanmıştır. Tasarrufun iptali davası açılabilmesi için kanunda yazılı aşağıdaki şartların mevcut olması gerekmektedir.

a. Dava Tarihinde Kesinleşmiş Bir İcra Takibi Olmalı

Tasarrufun iptali davası açabilmek için, dava tarihi itibariyle alacaklı tarafından başlatılmış ve kesinleşmiş bir icra takibinin olması gerekmektedir. Eğer kesinleşmiş bir icra takibi olmazsa alacaklı, haciz ve satış işlemlerini yapamayacağından, tasarrufun iptali davası da açamaz.

b. Mevcut ve Gerçek Bir Borç İlişkisi Olmalı

Tasarrufun iptali davası açılabilmesi için, alacaklı ile borçlu arasında mevcut ve gerçek bir borç ilişkisi olmalıdır. Alacaklı ile borçlu arasındaki borç ilişkisi gerçek bir hukuki ilişkiye dayanmıyorsa tasarrufun iptali davası açılamaz.

c. Borç, Tasarruf İşleminden Önce Doğmuş Olmalı

Tasarrufun iptali davası açılabilmesi için davaya konu borcun, tasarruf işleminden önce doğmuş olması gerekir. Tasarrufun iptali davası, borçlunun alacaklıdan mal kaçırmak amacıyla yaptığı tasarrufları kapsadığından, tasarrufun yapıldığı zamanda doğmuş bir borç yoksa mal kaçırmadan da bahsedilemeyecektir. Bu nedenle tasarruf işleminden sonra doğan borç ile ilgili olarak tasarrufun iptali davası açılamaz.

d. Borçlu Hakkında Alınmış Bir Aciz Belgesi Olmalı

Tasarrufun iptali davası açılabilmesi için davacının, borçlu hakkında kesin veya geçici aciz vesikası alması gerekir. Ancak bu aciz vesikasının dava açılmadan önce alınmasına dair bir zorunluluk yoktur. Yerleşik Yargıtay kararları uyarınca kesin veya geçici aciz vesikasının davanın her aşamasında dosyaya sunulabileceği kabul edilmektedir. Bu nedenle kesin veya geçici aciz vesikası dava açıldıktan sonra da alınarak dosyaya sunulabilir.

5. Tasarrufun İptali Davasında İptali İstenebilecek Tasarruflar

İcra İflas Kanunu’nun 278, 279 ve 280. maddelerinde hangi tasarrufların iptale konu olabileceği düzenlenmiştir. Ancak kanunda belirtilen bu haller sınırlı olarak sayılmamıştır. Bu nedenle alacaklıdan mal kaçırma amacıyla yapılan bu ve buna benzer tasarrufların da iptali istenebilecektir.

a. İvazsız (Karşılıksız) Tasarrufların İptali

İİK’nın 278. maddesinde belirli şartları taşıyan bağışlama ve karşılıksız tasarrufların geçersiz olduğu, bu nedenle iptali istenebileceği hükme bağlanmıştır. Buna göre alışılmış hediyeler saklı kalmak kaydıyla, hacizden veya haczedilecek mal bulunmaması sebebiyle acizden yahut iflasın açılmasından haczin veya aciz vesikası verilmesinin sebebi olan yahut masaya kabul olunan alacaklardan en eskisinin tesis edilmiş olduğu tarihe kadar geriye doğru olan müddet içinde yapılan bütün bağışlamalar ve ivazsız tasarruflar geçersizdir. Ancak kanunda bu geçersizlik için de bir süre sınırlaması getirilerek, geriye doğru müddetin haciz, aciz veya iflastan önceki 2 yılı geçemeyeceği hükme bağlanmıştır.

Kanunda ayrıca yapılan bazı tasarrufların bağışlama niteliğinde olacağı hükme bağlanmıştır. Buna göre aşağıdaki tasarruflar bağışlama niteliğindedir;

– Karı ve koca ile usul füru, neseben veya sıhren üçüncü derece dâhil hısımlar, evlat edinenle evlatlık arasında yapılan ivazlı tasarruflar,

– Akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği sözleşmeler,

– Borçlunun kendisine yahut üçüncü bir şahıs menfaatine kaydı hayat şartıyla irat ve intifa hakkı tesis ettiği sözleşmeler ve ölünceye kadar bakma sözleşmeleri.

b. Acizden Dolayı Butlan Nedeniyle Tasarrufların İptali

İİK’nın 279. maddesinde bazı tasarrufların aciz nedeniyle geçersiz sayılacağı ve iptalinin istenebileceği hükme bağlanmıştır. Buna göre aşağıdaki tasarruflar, borcunu ödemeyen bir borçlu tarafından, hacizden veya mal bulunmaması sebebiyle acizden yahut iflasın açılmasından önceki bir sene içinde yapılmışsa geçersizdir:

– Borçlunun teminat göstermeyi önceden taahhüt etmiş olduğu haller istisna olmak üzere borçlu tarafından mevcut bir borcu temin için yapılan rehinler,

– Para veya alışılagelmiş ödeme araçları dışında bir ödeme aracıyla yapılan ödemeler,

– Vadesi gelmemiş borç için yapılan ödemeler,

– Kişisel hakların kuvvetlendirilmesi için tapuya verilen şerhler.

c. Zarar Verme Kastıyla Yapılan Tasarrufların İptali

İİK’nın 280. maddesinde borçlunun, alacaklılarına zarar vermek amacıyla yaptığı tasarrufi işlemlerin, üçüncü kişinin bu durumu bildiği ya da bilmesi gerektiği hallerde iptal edilebileceği hükme bağlanmıştır. Buna göre malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun, alacaklılarına zarar verme kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu malî durumun ve zarar verme kastının, işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hâllerde iptal edilebilir. Ancak bunun için alacaklının, işlemin gerçekleştiği tarihten itibaren beş yıl içinde borçlu aleyhine haciz veya iflâs yoluyla takipte bulunmuş olması gerekir.

Bu nedene dayalı tasarrufun iptali davasında ispat yükü esasen alacaklı üzerindedir. Alacaklı, üçüncü kişinin bu durumu bildiğini ya da bilmesi gerektiğini ispatlamak zorundadır. Ancak kanunda üçüncü kişinin borçlunun eşi, altsoyu, üstsoyu ve üçüncü dereceye kadar kan ya da kayın hısımı olması halinde bu durumu bildiklerinin varsayılacağı hükme bağlanmıştır. Bu noktada üçüncü kişinin kanunda sayılan bu kimselerden biri olması halinde, aksini ispat yükü üçüncü kişi üzerinde olacaktır. Lehine tasarruf yapılan bu üçüncü kişi, borçlunun hal ve vaziyetini bilmediğini ispat etmek zorunda kalacaktır.

Benzer bir karine de ticari bir işletmeyi ya da bir işyerindeki ticari emtianın tamamını ya da önemli bir kısmını devralan hakkında uygulanmaktadır. Buna göre, ticari işletmenin veya işyerindeki mevcut ticari emtianın tamamını veya mühim bir kısmını devir veya satın alan yahut bir kısmını iktisapla beraber işyerini sonradan işgal eden şahsın, borçlunun alacaklılarını ızrar kastını bildiği ve borçlunun da bu hallerde ızrar kastiyle hareket ettiği kabul edilir. Bu karine, ancak iptal davasını açan alacaklıya devir, satış veya terk tarihinden en az üç ay evvel keyfiyetin yazılı olarak bildirildiğini veya ticari işletmenin bulunduğu yerde görülebilir levhaları asmakla beraber Ticaret Sicili Gazetesiyle; bu mümkün olmadığı takdirde bütün alacaklıların öğrenmesini temin edecek şekilde münasip vasıtalarla ilan olunduğunu ispatla çürütülebilir.

6. Tasarrufun İptali Davasında Dava Açma Süresi

Tasarrufun iptali davalarında, dava açma süresi İİK’nun 284. maddesinde düzenlenmiştir.  Buna göre tasarrufun iptali davası açma hakkı, iptali istenilen tasarrufun yapıldığı tarihten itibaren beş yıl geçmesi halinde düşer. Bu süre hak düşürücü süre olduğundan, tasarruf tarihinden itibaren beş yıl içerisinde dava açılmaması halinde artık tasarrufun iptali davası açılamaz.

7. Tasarrufun İptali Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme

Tasarrufun iptali davasında görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemeleridir. Ancak hacizdeki istihkak davasına karşı açılacak tasarrufun iptali davalarında görevli mahkeme İcra Hukuk Mahkemeleridir.

Kanunda tasarrufun iptali davası için özel yetkili bir yer mahkeme belirlenmemiştir. Bu nedenle genel yetki kuralı çerçevesinde borçlu veya üçüncü kişinin yerleşim yeri mahkemelerinden birinde tasarrufun iptali davası açılabilir.

Tasarrufun İptali Davaları ile ilgili olarak hukuki bilgi ve görüş almak üzere  bizimle iletişime geçebilirsiniz.

Av. Tolgay Mingan

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir